30 Temmuz 2015 Perşembe

10 Günde 16 Şehit

20 Temmuz: Şanlıurfa Suruç'taki saldırıda 32 kişi hayatını kaybettiği gün Adıyaman'da PKK'lı teröristler Uzman Onbaşı Müsellim Ünal'ı şehit etti.

22 Temmuz: Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar evinde uyurken şehit edildi.

23 Temmuz: Kilis'in Elbeyli ilçesinde IŞİD militanlarının düzenlediği saldırıda Astsubay Yalçın Nane şehit oldu. Aynı gün Diyarbakır'da polis memuru Tansu Aydın PKK'lılarca şehit edildi.

25 Temmuz: Diyarbakır'da düzenlenen saldırıda Jandarma Kıdemli Başçavuş İsmail Yavuz ve Uzman Jandarma Çavuş Mehmet Koçak şehit düştü.

26 Temmuz: İstanbul Gazi Mahallesi'nde polis memuru Muhammet Fatih Sivri şehit edildi.

27 Temmuz: Muş'un Malazgirt ilçesinde Binbaşı Arslan Kulaksız kurulan hain pusuda şehit edildi.

28 Temmuz: Şemdinli'de astsubay Ziya Sarpkaya, PKK'lıların ilçe merkezine düzenlediği saldırıda şehit oldu.

30 Temmuz: Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde polis ekibine düzenlenen saldırıda polis memuru Mehmet Uyar şehit edildi.

30 Temmuz: Şırnak'ın Akçay köyü yakınlarında Üsteğmen İbrahim Tanrıverdi, Piyade Onbaşı Hamza Yıldırım ve piyade er Ömer Kaan Kandemir şehit oldu.

31 Temmuz: Adana Pozantı'da polis merkezine düzenlenen saldırıda 2 qolis şehit oldu.

Hatırlayın: "Verin 400'ü, bu iş huzur içinde çözülsün"

Bir diktatörün Başkanlık hayalleri uğruna ya Rab ne güneşler batıyor!

Tayyip MHP'yi Yedek Lastik Yapmak İstiyor, Oyuna Gelmeyin...

Ne zaman MHP'nin bir yanlışını eleştirsem hemen "Ama CHP de bölücü" yanıtı alıyorum.

Bu konuda söylemek istediğim birkaç şey var:

1. CHP'li değilim. Hatta CHP'yi eleştirdiği için kurulmuş bir partinin Genel Başkan Yardımcısıyım. O yüzden CHP'nin hata ve yanlışlarından sorumlu değilim.

2. CHP içinde Kürtçü bir kanat olduğu doğrudur. Bunu görmezden gelmiyorum elbette. Ama CHP'yi toptan "Kürtçü" olarak yaftalamak şu dönemde doğru değil. CHP içinde Kürtçü olmayan Ulusalcı bir kesim var ve bu iki kanat arasında bir mücadele de sürüyor. Bizim bu konudaki duruşumuz malumdur, uzatmaya gerek yok.

3. Kimi MHP'li arkadaşların CHP'yi "açılımcı" diye eleştirip Açılımın yaratıcısı ve uygulayıcısı AKP'yle yan yana gelmeyi içlerine nasıl sindiriyor anlamıyorum.

4. AKP'ye karşı çıkmak demek HDP'yi desteklemek değildir. MHP'li arkadaşları uyarıyorum, Tayyip çok akıllı bir şekilde AKP-HDP karşıtlığı kurgulayıp MHP'yi yedek lastik haline getirmeye çabalıyor. Bu, hem MHP'yi zayıflatacak hem de ilk erken seçimde AKP'ye tek başına iktidar getirecek bir süreçtir.

5. AKP iktidarı, HDP'den bile Kürtçü, bölücü bir dönemdi. Sonuca bakın: Suriye'de Kürt devleti, Kuzey Irak'ta Barzani devletçiği ve Güneydoğuda HDP'nin fiili iktidarı... Bütün bunlar AKP iktidarının eseridir. Hatırlayın bunlar iktidara geldiği 2002'de PKK mı kalmıştı ortada... AKP geldi, tavizler... Kürt Açılımı... PKK'ya hayat öpücüğü verdi... MHP'li arkadaaşların bu durumun farkında olmamasının imkanı yok. Öyleyse şu dönem AKP'nin yürüttüğü operasyonların gerçekten PKK'ya zarar vereceğini mi sanıyorsunuz?

6. İlk hedef AKP iktidarından kurtulmak olmalı. Bu illa HDP iye yan yana gelin demek değil. MHP'ye CHP'yle birlikte hareket edin çağrısı yapıyoruz...

7. Son olarak, daha önce defalarca söyledim ama tekrar edeyim: MHP'yi eleştirmek MHP düşmanlığı demek değildir. Düşman olsak hata yapıyorsunuz demezdik. Ülke MHP-AKP bloğuyla CHP-MHP bloğunun saflaşmasına dönüşüyor. Bu yanlış. MHP, CHP ile karşı saflarda değiy aynı saflarda yer almalı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi...

24 Temmuz 2015 Cuma

Tayyip'in Sansür Cumhuriyeti'nde sansürün kaldırılışını Basın Bayramı olarak kutluyoruz


Bugün 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı... Sansürün kaldırılışının 107. yıldönümü.

Türk Solu ise hâlâ sansürlü:

- Dağıtımı engelleniyor, bayilerde Türk Solu bulamazsınız

- PTT gazetelerimizi abonelere göndermiyor

- Kargo firmalarıyla gazete göndermemiz engelleniyor

- İlanlarımızı muhalif gazeteler bile çekindiklerinden yayınlamıyor

- Başyazarımız GÖKÇE FIRAT hakkında Tayyip'in şikayetleriyle açılmış onlarca dava var. Haftada bir mahkemeye gidiyor.

- Genel Yayın Yönetmenimiz Ali Özsoy hakkında "Hırsız Vaaar" kitabından dolayı 5 ayrı dava açıldı, toplam 16 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.

- Yazarımız Tuğrul Çelik hakkında Tayyip ve oğlu Bilal'in şikayetiyle başlayan savcılık soruşturması sürüyor, her an dava açılabilir.

- Bendeniz de gazetenin Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü olduğum için bu davaların bir kısmında zaten ikinci sanığım.

- Hatırlanacağı üzere başyazarımız Gökçe Fırat tutukluyken Türk Solu'na göndermek istediği yazı "sakıncalı" bulunarak el konulmuş ve Cezaevi yönetimi hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştı.

Sansür 107 yıl önce kaldırılmıştı mı demiştiniz?

Yine de kutlu olsun.

Şu diktatörlükte 23 Nisan'da "Ulusal Egemenlik" bayramını, Atatürk Cumhuriyeti tasfiye edilirken 29 Ekim'de "Cumhuriyet" bayramını kutlayabiliyorsak, Tayyip'in Sansür Cumhuriyeti'nde de sansürün kaldırılışını pekala kutlayabiliriz... Bir MÜCADELE AZMİnin göstergesi olarak... Diğer bayramlarda olduğu gibi...

16 Temmuz 2015 Perşembe

İran'da Neler Oluyor?

1. Ahmedinejad dönemi İran'ın Batı'yla restleştiği bir dönemdi. Humeyni'nin İslam Rejimi nedeniyle ABD ile arası zaten kötü olan İran, AB ile ilişkileri sıkı tutmaya hep gayret etmiştir. Özellikle Fransa ile arasını iyi tutmuştur (Humeyni'nin İslam Devrimi'nden sonra İran'a Fransa'dan geldiğini hatırlatayım). Ancak Ahmedinejad'ın nükleer enerji konusundaki ısrarı AB'nin de tepkisini çekmiş ve böylece İran Rusya ile yakınlaşmıştı. ABD ve AB ise İran'a ambargo uygulamaya başlamış, petrol gelirlerinin yer aldığı banka hesaplarını dondurmuştu.

2. Arap Baharı'yla birlikte İran-ABD çatışması da artmıştı. 2011-2012'de İran ile ABD karşıt taraflardaydı. Özellikle Suriye meselesinde... Şii İran Nusayri (Arap Alevisi) Esad'ı açıkça destekledi, ABD ise Esad'ı devirmek isteyen Sünni grupları...

3. Arap Baharı, ABD'nin de hesaplamadığı bir şekilde devam etti ve İran'ın bölgedeki gücü arttı. Irak'ta Şiiler egemenliklerini iyice tesis ettiler, merkezi yönetimden dışlanan Sünniler ise IŞİD gibi radikal gruplara yöneldi. Suriye'de Sünni gruplar Esad'ı deviremedi. Yemen, Bahreyn, Kuveyt gibi ciddi oranda Şii nüfusun yer aldığı ülkelerde İran yanlısı hareketler güçlendi... İran'ın projesi bir Şİİ HİLALİ oluşturmaktı.

4. 2013 Ağustos'unda İran'da Ruhani Cumhurbaşkanı seçildi. Bu sıradan bir seçim değil, İran rejiminde önemli değişimlerin habercisiydi. Ruhani daha ılımlıydı ve Ortadoğu'da artan İran nüfuzunu ABD ile ilişkileri artırarak sağlamlaştırmak istiyordu. Nitekim Ruhani, Ahmedinejad döneminin ünlü bürokratları hakkında yolsuzluk soruşturmaları başlatarak ABD'ye ilk mesajı verdi. ABD'nin buna yanıtı nükleer enerji meselesinde daha ılımlı yaklaşım oldu.

5. 2014 ve 2015 boyunca İran-ABD ilişkileri kademe kademe gelişti. Hatta Obama, Ruhani'yle telefon görüşmesi yaptı ve böylece 35 yılın ardından iki ülke arasındaki en üst düzey görüşme gerçekleşmiş oldu.

6. Geçtiğimiz günlerde İran ile Batı ülkelerinin imzaladığı nükleer enerji anlaşması Şİİ HİLALİ'nin zaferidir. Artık ABD'nin Ortadoğu'da hakimiyet projesinde esas müttefiki Şii Hilali olacak. İran Şahlık rejimiyle 1970'lerde benzer bir misyonu yürütmüştü. İran'daki molla rejiminin hızla ILIMLI İSLAM'a evrildiğini görebiliriz...

7. Tayyip açısından ise durum son derece sıkıntılı. Arap Baharı'nın başlangıcında ABD'nin kanatları altında emperyal heveslerle Suriye'den Tunus'a bir Sünni Cephesi kurmak isteyen Tayyip'in stratejisi çöktü. Irak'ta Suriye'de, Filistin'de ve Mısır'da inisiyatifi rakibi İran'a kaptırdı. Tayyip gibi işbirlikçi diktatörler için ABD desteğini yitirmek sonun başlangıcıdır.

8. İran meselesinin bir diğer boyutu bugün de basına yansıyan Zencani-Zerrab ilişkisi. Zencani Ahmedinejad döneminde yaşanan ambargonun zenginleştirdiği bir isim. İran ambargo nedeniyle "nakit para" karşılığı satamadığı petrolün ticaretini Zencani'nin yönettiği bir sistemle "altın" karşılığı yapıyor ve ambargoyu bu şekilde deliyordu. Bilindiği gibi Reza Zerrab da bu sistemin Türkiye ayağıydı. 2013 sonunda, yani Ruhani iktidar olduktan ve önceki rejimden hesap sormaya başladıktan birkaç ay sonra hem Türkiye'de hem de İran'da birbirine yakın zamanlarda iki operasyon düzenlendi. Türkiye'de Zerrab, İran'da ise Zencani hedefteydi. Tabii Türkiye'deki operasyon Tayyip'e kadar uzandığı için engellendi. İran'daki ise sürdürüldü. Nitekim bugün Hürriyet'te çıkan bir rapor Zencani-Zerrab ilişkisini belgeliyor. Zerrab'ın 17 Aralık'ta ortaya çıkan pisliklerinin tümünü unuttursanız bile sadece bugün ortaya çıkan rapor AKP iktidarını devirmeye yeter. Çünkü yaşanan sadece Türkiye'yi bağlayan bir yolsuzluk değil, Tayyip'i Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne götürecek kadar ciddi bir suçlama...

9. Sonuç olarak Tayyip hem iç hem de dış politikada köşeye sıkışmış durumda. Kendini Dünya Lideri sanıyor, kimsenin onu iplediği yok. Kendini Başkan sanıyor, AKP'ye oy verenler dışında Cumhurbaşkanlığını bile kabul eden yok...

Saray'ında yapayalnız...

10 Temmuz 2015 Cuma

Hani Bahçeli çok ilkeliydi, HDP ile asla yan yana gelmezdi?

Bahçeli'ye soruyorum: Hani MHP çok ilkeliydi?
MHP, Meclis Başkanlık Divanı'nda HDP'li milletvekilleriyle birlikte...
Şu fotoğrafta Meclis Başkanı olarak AKP'li yerine CHP'li ya da MHP'li biri olsa fena mı olurdu?
Demek maksat üzüm yemek değil bağcı dövmekmiş...

9 Temmuz 2015 Perşembe

Avrasyacılara Soruyorum: Rusya'yla Dostluğun Türkiye'ye Ne Faydası Var?

Rusya, Srebrenitsa Soykırımı tasarısını BM'de veto etti...
Yani Sırp zulmünün arkasında durdu. Zaten Sırplar Boşnak katlederken de destek oluyordu...
Peki... Bugün ABD'ye karşı Rusya'yı destekleyen Avrasyacılar ne diyor bu duruma?
Sadece bu mu? Türkiye'nin ya da Müslümanların hangi meselesinde Rusya'yı yanımızda gördük?
KKTC'yi mi tanıdı? Hayır Ortodoks kimliğinden dolayı hep Kıbrıs Rumlarının yanında.
Ermenistan'ın Azerbaycan işgalini mi kınadı? Hayır. Minsk Grubu'nda Karabağ işgalinin fiilen devamını sağlayan yine Rusya.
Ermenilerin sözde soykırım iddialarına mı karşı geldi. Hayır. Bu sene sözde soykırımın yıldönümünde Erivan'a gidip Ermeni patriğiyle birlikte "resmi" törene katılan tek büyük devlet lideri Putin'di...
Rusya'yla ticarette bir kârımız mı var? Hayır. Rusya doğalgazı en pahalı Türkiye'ye satıyor! Ve kardeşimiz Azerbaycan'dan 5 kat ucuza doğalgazı almamızı engelliyor. Nükleer santral ihalesinde de eski teknolojiyi çok pahalıya ülkemize satmayı başardılar.
Rusya Kırım'da Türklerin tarafında mıydı? Hayır. Kırım Türkleri Ukrayna'dan ayrılmaya karşı. Rusya'nın ne menem katliamcı, asimilasyoncu olduğunu biliyorlar çünkü.
Rusya PKK'ya karşı mücadelemizi hiç destekledi mi? Hayır. Hatta PKK'yı bir terör örgütü olarak kabul bile etmez. Moskova'da PKK'nın resmi büroları bulunmaktadır.
Peki sevgili Avrasyacılar. Bana bir tane meselede Rusya'yla dostluğun faydasını gösterin. Gerçekten düşünüyorum, düşünüyorum, bulamıyorum...
Avrasyacılık Amerikancılıktan farksızdır. Ha ABD, ha Rusya. İkisi de emperyalist. İkisi de Türk düşmanı. Savunmamız gereken tam bağımsız Türkiye'dir...
Amerikan karşıtlığı üzerinden Rusçuluk yapanlara dikkat edin... Amerikan karşıtlıkları falan hikaye, kesin bir çıkarları vardır...
(Mesela Aydınlıkçılar yıllarca nükleer santrale karşı çıktılar. Rusya ihaleyi alınca nükleer santrali savunan dergiler yayınladılar. Rus nükleer lobisinden ne kadar destek aldılar acaba?)

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Körolasın Kahpe Devran

Sen sarayında altın varaklı tabaklarda iftar ver...
Diyanet İşleri Başkanı'n Mercedes'lere binsin...
Bakanların Zarrab'lara ödül vermek için yarışsın...
Hırsızlık, yolsuzluk kol gezsin...
Bu ülkenin emekçisi kamyon kasalarında seyahat ediyor.
Manisa'daki faciada hayatını kaybeden 13'ü kadın 15 tarım işçisine Allah rahmet eylesin...
Bu sömürü düzeni bir gün bitecek....
Hasan Hüseyin'in dediği gibi: "KÖROLASIN KAHPE DEVRAN"





5 Temmuz 2015 Pazar

KINIYORUM....

Sivas ve Başbağlar katliamlarını KINIYORUM.
Sivas katliamını kınamayanları KINIYORUM.
PKK'nın bin tane katliamından hiçbirini hatırlamayıp aklı sıra "Sivas'a alternatif" (!) diye Başbağlar Katliamını her sene gündeme getiren Ak-İT türü gerici zihniyeti KINIYORUM.
Sivas katliamını kınayıp Başbağlar Katliamını görmezden geleni KINIYORUM.
İki katliamda da Türk insanı öldürüldü. Ve iki katliamın katilleri bugün Meclis'te... 12 yıldır Kürt-İslam faşizmi yönetiyor bu ülkeyi...
İki katil zihniyet arasında seçim yapıp, AKP'yi "milli" görenleri de KINIYORUM...

2 Temmuz 2015 Perşembe

Meclis Başkanlığını AKP’ye Hediye Eden MHP'yi Milliyetçi Bir Solcu Olarak Eleştiriyorum

MHP dün aldığı tavırla Meclis Başkanlığının AKP'de kalmasını sağlamıştır. "HDP oy verirse Baykal'a oy vermeyiz" gibi komik bir gerekçeye sığındılar ama kimseyi inandıramazlar. Çünkü:

1. MHP'nin "HDP ile asla yan yana olmayız" gibi bir tavrı bugüne kadar hiç olmamıştı. Hatırlayın, 2011’de Devlet Bahçeli Ahmet Türk'ün elini sıkmış, Hasip Kaplan'a "Siz de bu meclisin renklerinden birisiniz" diyerek yanına oturtmuş, türban ve kıyak emeklilik gibi yasaların oylamalarında HDP ile birlikte tavır almıştı. Ayrıca çok geriye gitmeye gerek yok, 4 bakan ile ilgili oylamada da HDP ile birlikte "Yüce Divana gönderilmesi" yönünde oy kullanmıştı. "HDP ile asla yan yana gelmeyiz" söylemi belki MHP'nin kendi tabanını ve kadrolarını tatmin eder ama MHP'ye AKP karşıtlığı yüzünden oy vermiş önemli bir kesim var, onları ikna edemez.

2. MHP'nin "CHP madem öyle Ekmeleddin Bey'i destekleseydi" söylemi de "HDP ile asla yan yana olmayız" söylemiyle çelişiyor. Ne yani, HDP Ekmeleddin'e oy verince "yan yana" gelmiş olmuyor musunuz? HDP Baykal'a oy atarsa olmaz, Ekmel'e oy atarsa olur mu? Lütfen biraz tutarlı olun.

3. MHP 7 Haziran'dan beri gösterdiği "uzlaşmaz tutum"la AKP karşıtlarını üzmeye devam ediyor. Bahçeli dediği gibi gerçekten de Ekmel Bey'in kazanmasını isteseydi, Kılıçdaroğlu'nun "Başbakanlık ve Meclis Başkanlığını MHP'ye vermeye hazırız" açıklamasına sert tepki göstermek yerine oturup konuşabilirdi. CHP çatı adayı olarak Ekmeleddin Bey'i desteklemişti. Meclis Başkanlığı için de destekleyebilirdi. En azından Bahçeli 4. tura Baykal kalırsa oy vermeyeceklerini son gün değil birkaç gün önce söyleseydi. O zaman belki bir çözüm üretilirdi. 3. turdan birkaç saat önce Baykal'a oy vermeyeceğiz açıklamasıyla CHP'nin de ellerini kollarını bağladı.

4. MHP ayrıca çok önemli bir hata yapıyor. HDP tamam bölücü bir parti ama AKP değil mi? Tayyip "Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alıyoruz" dememiş miydi? MHP şunun hesabını yapmalı: İki bölücü partiden hangisi daha tehlikeli? "Ama HDP PKK'nın partisi" demek AKP'nin görmezden gelmek anlamına gelmez. HDP bölücü ama alabileceği oy işte bu kadar %13-15. Ama AKP iktidarda. Bölücü bir partinin iktidarda olması kadar tehlikeli bir şey var mı? Zaten 2000 başlarında bitme noktasına gelen PKK, AKP iktidarı sayesinde tekrar dirilmedi mi? HDP zihniyeti 1994'ten beri seçimlere katılıyor, %3-4'ten fazla alamazken şimdi %13'e AKP sayesinde fırlamadı mı? AKP olmasa Kürt Açılımı olabilir miydi? AKP, PKK terörünün de HDP zihniyetinin de en büyük destekçisidir. Bugün AKP'ye doğrudan ya da dolaylı yoldan verilen destek bir tek PKK'nın işine yarar...

5. Biz MHP'nin dünkü tavrını eleştirince pek çok MHP'li arkadaş tepki gösterdi. Amacımız MHP'ye saldırmak değil. 2 yıldır pek çok eleştirimiz olmasına rağmen MHP ve Bahçeli aleyhinde tek kelime etmedik. AKP'ye muhalif bir partinin zayıflamasını istemezdik. Aynı krediyi CHP'ye de tanıdık. MHP'nin pek çok yanlışı karşısında sessiz kalabilir, ikinci plana itebiliriz ama Meclis Başkanlığı seçiminde olduğu gibi AKP'nin önünü açarsa elbette eleştiririz. Bence MHP'li arkadaşlar da Meclis Başkanlığı seçiminde hata yapıldığını görmeli. Partilerini savunmalarını anlayabiliyorum, ama MHP'ye asıl zarar veren dünkü karar olmuştur, bu bilinsin.

6. MHP dün yaptığı yanlışla çok önemli oy kaybetti. Birincisi son seçimde AKP'yi terk edip MHP'ye yönelenleri kaybetmiştir. AKP'ye alternatif olarak MHP'ye oy verenler mecliste yine AKP'ye yaradığını gördükleri bir partiye bir daha niye oy versinler? İkincisi 2002'den beri CHP yönetimine tepkiyle MHP'ye kayan önemli bir merkez sol seçmen var. Eskiden DSP'ye oy veren ama CHP'ye oy atmaya gönlü razı gelmeyen milliyetçi-solcu bir kesim. Bu seçmenin nerelerde olduğunu görmek isteyen 1999'da MHP doruk noktasına çıktığı seçimde bile bugüne kıyasla az oy aldığı yerlere bir baksın. İşte bu merkez sol seçmeni kaybetti MHP. Üçüncüsü, eskiden merkez sağa oy veren ama AKP'ye oy vermeye yanaşmayan bir kesim de var MHP'ye son dönem yönelen. MHP dünkü tavrıyla o kesimi de yitirmiştir. Sonuç olarak MHP 2002'deki gücüne geri dönmüştür. 1999'dan 2002'ye oylarının yaklaşık yarısını yitiren MHP, aynı şoku ilk seçimde yaşayacak. Maalesef...

7. MHP "HDP'yle yan yana gelmedik, onurumuzu ve dik duruşumuzu koruduk" dese bile dün yapacağı şey HDP ile yan yana gelmek değil, CHP'nin adayına oy vermekti. Ortalığı bulandırmak isteyen AK troller dışında kimse de Baykal'a oy veren MHP'yi HDP ile yan yana gelmekle suçlamazdı. Bu bir bahane. AKP’ye koltuk değnekliğinin bir bahanesi…

8. Umarım MHP bu yanlışında ısrar etmez de "HDP karşıtlığı", "Çözüm Sürecini bitireceğiz" ya da "Suriye'de Kürt Devletini engelleyeceğiz" gibi gerekçelerle AKP ile koalisyona girişmez. Maalesef böyle bir tehlike gözüküyor. "Çözüm sürecini bitireceğiz" diye AKP ile koalisyon yaparsınız, AKP kendine uygun şartların oluştuğunu hissettiği ilk anda erken seçim kararı alır ve tek başına iktidarına kavuşur. Ve ilk yapacağı şey yine "Çözüm Süreci"ni devam ettirmek olacaktır! MHP gerçekten de çözüm sürecini engellemek istiyorsa AKP'nin bitmesini sağlasın. AKP iktidarı olmadan bir "çözüm süreci" yaşanamaz.

9. MHP şunu lütfen görsün. Sol içinde "gayri-milli" ve "Kürtçü" kesimler olduğu gibi sağda da var: AKP. Üstelik "gayri-milli" ve Kürtçü sağ çok daha tehlikeli çünkü iktidar olabiliyor. Kürtçünün sağcı ya da solcu olanını desteklemek arasında herhangi bir fark yoktur. Kürtçü Kürtçüdür... Dün AKP'li birisinin Meclis Başkanı olmasını sağladınız. Bunun HDP'li birisini Meclis Başkanı yapmaktan hiçbir farkı yoktur...

10. Bir kısım MHP'li arkadaş da Baykal'ı eleştiriyor, CHP içindeki Kürtçü kanadı hatırlatıyor... Mesela Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun Kürtçülüğünden dem vuruyor. Biz de CHP'nin Kürtçülükten arınıp gerçekten Atatürkçü olmasını isteriz. Ama MHP’liler bu konuda da tutarlı değil. Çünkü CHP uzun süredir böyle. Mesela geçen sene "Çatı Aday" belirlemek için bir araya geldiğiniz ve Ekmel Bey'in seçim çalışmasını birlikte yürüttüğünüz CHP'nin de Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'ydu. Yani CHP açısından değişen pek bir şey yok. 11 ay önce bir araya geldiğiniz CHP ile şimdi niye bir araya gelmiyorsunuz? İnsanlar doğal olarak bunu da soruyor...

Dünden beri sosyal medyada MHP'li arkadaşlarla yürüttüğüm tartışmalarda ifade ettiklerimi kısaca toparlamaya çalıştım. "Bu bizim iç işimiz, kendi işinize bakın" gibi sert tepkiler aldığım da oldu. Bence bu da yanlış.


MHP'ye şahsen oy vermedim. Ama bulunduğunuz ilde MHP daha güçlüyse ona oy verebilirsiniz çağrısını defalarca yaptım. O yüzden "MHP'ye oy vermedin, eleştiremezsin" görüşü benim açımdan doğru değil. Zaten siyaseten de sakat bir mantık. MHP'yi eleştirmek, MHP yönetimine uyarı ve önerilerde bulunmak için illa MHP'li olmak mı gerekiyor? Doğru yaptığında MHP'yi alkışlamaktan çekinmedik, yanlış yaptığında da elbette eleştireceğiz. Bu eleştirilerimizden bir şeyler öğrenirse MHP kazanır.