26 Ekim 2015 Pazartesi

Türk Ordusu'na En Yüksek Bağışı Yapan Sinema Oyuncusu Yılmaz Güney miydi?

Milliyet, 27 Eylül 1971
 1971 Altın Koza Film Festivali'nde bir Yılmaz Güney fırtınası eser. Ağıt filmiyle en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi senaryo ve en iyi erkek oyuncu ödüllerinin tümünü birden kazanır. Ağıt filmiyle en iyi görüntü yönetmenliği ödülünü de Gani Turanlı kazanacaktır.
Yılmaz Güney, o kadar başarılı olmuştur ki bu festivalde, en iyi 2. ve 3. filmler de ona aittir: Acı ve Umutsuzlar.
Yılmaz Güney zaten ünlü bir oyuncuydu, ama "efsane" haline gelmesi 1971 Altın Koza Film Festivali'nden sonradır denebilir.
Eylül 1971'de gerçekleşen festivalde Yılmaz Güney toplam 25 bin TL'lik bir ödül kazanır. 4 ödülün birden toplamı olan bu miktar, o dönem için bir sinemacı elbette çok yüksek bir meblağdır. Ancak Yılmaz Güney, ödülü Türk Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na bağışlar. Ödül çekini de bu amaçla Adana Valisi'ne verir...
25 bin TL, bugünün parasıyla aşağı yukarı 300 bin TL'ye denk gelen bir miktar. (İlginç bir tesadüf, son Altın Koza'daki büyük ödül de 350 bin TL'ydi.)
Bu miktar, bir sinema oyuncusunun Türk Ordusu'na yaptığı en büyük bağış mıdır bilmiyorum. Ama daha büyüğünü duymadım. Daha çok bağış yapmış olan varsa, Allah ondan razı olsun. (Zeki Müren gibi şarkıcılıktan oyunculuğa geçenleri saymıyorum)
Cumhuriyet, 27 Eylül 1971
Ancak mesele tabii ki, bağışın yüksekliği falan değil. Mesele Türkiye'de Sol'un nereden nereye gittiği... 60'larda ve 70'lerin başlarında Sol ile Sağ arasında milli duygular açısından pek bir fark yoktu. Ordu hepimizin ordusuydu. Devlet hepimizin devletiydi. Kıbrıs için birlikte yürüyüşler yapar, ölülerimizi aynı şekilde Türk bayrağına sarılı tabutlarıyla taşırdık...
Yani, o dönem en tanınmış solcu sanatçı Yılmaz Güney'in aldığı büyük ödülü Türk Ordusu'na bağşlaması gayet normal bir davranıştı. Zaten, "milli savunma sanayii"ne sahip olma davası bütün sol grupların ve partilerin programlarında yer alırdı. Yılmaz Güney'in bu bağışının anlamı da buydu: NATO'ya bağımlı olmayacak milli bir savunmanın kurulması...
Nereden nereye... Sol'un milli değerlerden nasıl kopartıldığının ilginç bir hikayesi... (Benzer bir hikaye sağ için de anlatılabilir. AKP mesela... İnşallah başka zaman...)
1971'de aldığı büyük ödülü Türk Ordusu'na bağışlayan Yılmaz Güney, bir 10 yıl sonra aynı Ordu'nun bir başka darbesi sırasında hapisten kaçacak ve Avrupa'ya yerleşecektir. Ve herkesin bildiği gibi bu dönemde 1982 yılında Cannes'da Altın Palmiye ödülünü alarak Türk Sineması'na döneminin en büyük başarısını kazandıracaktır.
Ne diyelim... Çirkin Kral... Gerçekten de Kralmışsın... Bugünün oyuncuları binlerce TL'yi villasının aidatı için harcıyor ama bir kurban derisi bile bağışlamıyor THK'ya...
Milliyet, 27 Eylül 1971
(Not: Yılmaz Güney'in bu bağışıyla ilgili şehir efsanesi çok. 750 bin gibi rakamlar da uçuşuyor, ödülü 12 Eylül'den sonra Cannes'da aldığıyla karıştıran da var... Miktarın da, olayın da doğrusu bu yazdığımdır. Nitekim 27 Eylül 1971 tarihli Milliyet kupürü de ekte. Aynı günün Cumhuriyet'inde de haber mevcut.
Not 2: Bir kendini bilmez yazdığı bir kitapta Yılmaz Güney'in bu ödülü gözaltına alınma veya tutuklanma korkusuyla Ordu'ya bağışladığını yazmış. Tamamen uydurma. Böyle bir rüşveti vereceğini düşünmek sadece Yılmaz Güney için değil, böyle bir rüşveti kabul edeceğini düşünmek Türk Ordusu için de hakarettir. Zaten olaylar da aksini ispatlıyor. Yılmaz Güney Mayıs 1971'deki ünlü Balyoz Harekâtı'nda gözaltına alınan aydınlar arasındadır. Ve ardından da Nevşehir'e 3 aylık sürgüne gönderilmiştir. Yani rüşvetle kurtulmaya çalıştığı iddia edilen gözaltı ödül almasından 6 ay önce zaten gerçekleşmiştir! Mayıs 1972'de de Dev-Genç'e yardım ettiği gerekçesiyle tekrar tutuklanmış ve 1974'teki affa kadar cezaevinde kalmıştır.
Not 3: Yılmaz Güney'in 12 Eylül sonrası yaptığı birtakım Kürtçü çıkışlar da gündeme getirilebilir. 1971'de Türk Ordusu'na bağış yapan bir Yılmaz Güney, 10 yılda Kürtçülüğe nasıl savruldu, aslında Sol'un 70'lerde yaşadığı savrulmanın bir örneği... Ve bambaşka bir tartışma ve inceleme konusu.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder